Yazı Detayı
17 Şubat 2014 - Pazartesi 11:27
 
BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞAMASIN
Kader Yılmaz
trtbafra@gmail.com
 
 

     Özgecan..20 yaşında bir genç kız...Sadece fiziksel olarak kendisinden daha güçlü olan ve bu gücünü hayvani duygularla onu hırpalamak, ona tecavüz etmek ve onu öldürmek için kullanan bir erkek tarafından katledildi..Yani yine orman kanunları işledi.Peki bu durumda insanın yırtıcı bir hayvandan farkı nedir?

     Haa şunu belirtmek gerekir ki vahşi hayvanlar, ancak aç kaldıklarında karınlarını doyurmak için öldürürler.Sokak hayvanları da öyle.Belki yanlarından geçerken farkedersiniz.Açılmamış bir çöp poşetinin başında hırlaşırlar..Yaşama amacı olan karnını doyurma güdüsüyle kavga ederler.Tamam, cinselliğinde bir yaşama güdüsü olduğunu kabul edelim.İnsan genlerinin çoğalma amacıyla çiftleşmek dürtüsüne hayır diyemeyeceğine de eyvallah diyelim..Amma velakin 2015 yılında dünyanın hiç bir ülkesinde zor kullanarak tecavüz etmeye gerek yoktur..Hiç bir erkek bu duruma düşecek kadar zavallı olmamalıdır..Çünkü modern bir çağda yaşıyoruz..İnsanlar gerek para ile gerekse flört ederek karşı cinsten  arkadaşlar  bulma yöntemi ile  pek çok ihtiyaçlarını giderebilecek durumdalar...Peki o halde niçin ülkemizde ve çoğunluğu Hindistan, Pakistan gibi Orta Asya ülkelerinde olmak üzere dünyanın hemen hemen her ülkesinde kadınlara ve çocuklara tecavüz, ardından da şiddet olayları yaşanmaktadır?

     Çıkarılan bir haritaya baktığımızda dünyada tecavüz ve kadın ölümlerinde ilk  sıra Orta Afrika, Orta Doğu, Afrika'nın diğer bölgeleri ülke ismi verirsek Somali, Sudan,Zambia,Botsana, Morocco, Asya kıtasında çeşitli bölgeler ve Amerika kıtasında Mexico ve Bolivya...Bu da gösteriyor ki eğitim ve gelişmişlik düzeyi azaldıkça tecavüz ve şiddet artıyor..Peki Türkiye kaçıncı sırada? Bunun 2015 yılı istatistiğini tam olarak bilmiyorum ama 2011 yılında Türkiye'de 10.726 tecavüz vakası yaşanmış.Genel nüfusa oranı 1,45. Şunu da unutmayalım hala en çağdaş şehirde ve en modern ailelerimizde bile üstünü örtemediğimiz bir ahlak anlayışı ve ayıp baskısı ile yaşadığımızdan kadınlar başlarına gelen çoğu şeyi çevreleri ile paylaşamıyor ve şikayet edemiyorlar. Yani yetkililere göre Türkiye'de tecavüz vakalarının sadece 40' ı adli makamlara bildiriliyor.Yani asıl  3,40larda. Ve bu bize hiç yakışmıyor.

     Şimdi yazacaklarımı konuyla ilişkilendireceğim; yayınlandığı günden beri Ertuğrul dizisini zevkle izliyorum.Osmanlı'nın kuruluşunun bir nefes ötesinde yaşanan bir avuç toprağı yurt edinme mücadelesini..Ve belki farklı amaçlar için yapımına başlanmış olsa da, yönetmen ve senaristin iyi araştırmaları sonucu o dönemde hala kadınlara verilen değeri gözler önüne seren şahane bir yapıt. Oba beyinin hatununun obada söz sahibi olmasının, obadaki erkeklerin bu hatuna gösterdiği kayıtsız saygı,obadaki genç kızların  yürekli mücadelesi ve bazılarının obada bir  sevdicekleri olmasına karşın diğer erkekler tarafından kötü gözle görülmeyip nadide bir çiçek gibi kardeşçesine korunması..Kısaca filmi böyle özetleyebilirim.Henüz Türklüğümüzü tam yitirmediğimiz günlermiş.Kadına verilen değerden bunu anlıyorum.Ama gelişen yıllarda hatta yüzyıllarda İslam demek istemiyorum çünkü İslamiyet kız çocuğu doğduğu için diri diri gömülen bebekleri kurtaran bir dindir,ama zaman içinde  İslamiyetin yayıldığı Arap yarım adasındaki düzelmeyen cahiliyeden etkilendiğimiz dönemlere geldik..Ve o dönemler öylesine kalıcı izler bıraktılar ki hala etkisinden kurtulamıyoruz..Hala kadının flört etmesini, ruj sürmesini, saçını süslemesini, diz üstü etek giymesini onun namus anlayışının zayıflığı olarak görüyoruz.Ve bu tür kadınları tenhada yakaladığımızda da...Ahhh...üzülüyorum..

     Çünkü herkes dinini kendi vicdanında yaşar..Dinde zorlama asla olamaz..Bu kutsal kitabımızda da böyledir..Nice atesit veya Hristiyan vardır ki belki vicdanen çok daha temizdir, merhametlidir ve bir cennet varsa mutlaka bir şekilde gireceklerdir.Kadının örtülü veya örtüsüz olması onun insanca yaşama hakkını, bedenini koruma hakkını elinden alamaz.Yurt dışına çıkmadım, ülkem adına konuşuyorum; Türkiye'de hangi şehirde bir kadın bir taksiye gece yalnız bindiğinde plakasını mesajla bir arkadaşına göndermez ki..Veya gece belirli bir saatten sonra sokağa çıkmaya cesaret edebilir.Hep yanımıza bir erkek akraba veya çocuğumuzu alırız..Niçin? Gündüz rastlaştığımız ve yanımızdan sakince geçen karşı cinsten geceleri korkmamıza sebep nedir? Dolunay çıkıyor da kurt adam mı oluyorlar geceleri? Oysa Allah o sokakları sadece erkekler için yaratmadı..Soluduğumuz hava, özgürlük hissi, gökyüzü, yağmur, keyif..kısaca yaşama dair olan her şey ortak hakkımız değil mi? Bizleri gece sokağa çıkamaz hale getirenleri biz doğurmuyor muyuz? Yanlışı nerede yapıyoruz..Sen erkeksin, elinin kınası safsatalarıyla onları gereksiz yere yücelten bizler değil miyiz? oysa namus hem kadın hem erkek için aynı değil midir? Kur'an-ı Kerim'de erkeklere de ''gözünüzü haramdan sakının'' şeklinde nasihatlar yok mudur? Vardır elbet..Dini lütfen iyi anlayın..Din sadece kadınları örtmek ve Arapça okumak değildir..Din okuduğunu anlamaktır..Kur'an-ı Kerim'in Türkçe açıklamasını herkesin okumasını şiddetle tavsiye ediyorum...

     Özgecan'ın bindiği dolmuşa binen sizin kızınız da olabilirdi..Ben de olabilirdim..Eşiniz de olabilirdi..Zaten kadınların öfkesi bu yüzden bu kadar şiddetli..Artık bişeyler bardağı taşırmaya başladı.Her ay onlarca kadın cinayeti..Töre cinayetlerini başka bir gün irdeleyelim..Şu anda cinsel şiddet içimizi yakan..Aslında ilk yazımda sokak hayvanlarını yazıcaktım..Onları da başka bir gün yazalım, irdeleyelim ve farketmediklerimizi farketmeye çalışalım..Ve asla ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' demeyelim..Ancak o zaman dünya daha yaşanılır bir yer olacaktır..Sevgilerimle...

 

 

                                                                                   Kader Yılmaz

 

                                                                         ( beceriksiz bir hayvan otacısı)

 
Etiketler: BANA, DOKUNMAYAN, YILAN, BİN, YAŞAMASIN,
Yorumlar
Diğer Yazılar
Özlü Sözler
Yaldızlı sözlerle erdem bağdaşmaz.


Yunus Emre
Arşiv
Haber Yazılımı